Güney Afrika’da yaşayan çoğunluğunu beyazların oluşturduğu zenginler tatil yapmak için burayı tercih ediyor. Hint Okyanusu suları Atlas Okyanusu’na göre daha sıcak olduğu için buranın sahilleri özellikle Güney Afrikalı tatilcilerin gözdesidir. Bu sahillerin değerlendirilmesi adına gelecek senelerde hayata geçirilecek birçok turizm girişimcisi tarafından çizilmiş projeler varmış.
Mozambik’in başkenti Maputo. Aynı zamanda ülkenin en büyük ve gelişmiş şehri. Çarpık kentleşmenin ortaya çıkardığı çirkin görüntünün aksine sahil kenarında sıra sıra dizilmiş palmiye ağaçları egzotik bir görüntü oluşturuyor. Mozambik, Hint Okyanusu kıyısına uzanan geniş ve düz sahilleriyle ünlü.
Maputo sahilleri aynı zamanda med-cezirin en aktif görüleceği yer. Güneşin batışıyla yol kenarına kadar taşan deniz dalgaları zaman zaman yola su sıçratıyor, güneş doğduktan sonra ise sular yer yer bir kilometreye kadar geri çekiliyor. Med-ceziri ilahi bir işaret gibi görüp sular çekildiğinde kumsalda kendi dinlerince ibadet edenler var. Yüzmek için en ideal zamanlarda suların çekilmesiyle oluşuyor. Ancak bu vakitlerde de sahil yengeçlerle dolu oluyor. Med-cezirin en iyi görülebileceği yerlerden biri başkent Maputo’daki ‘Costa Do Sol’ sahili.
“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer, çekilince de karıncalar balıkları. Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir. Çünkü kimin kimi yiyeceğine su karar verir.” (Afrika atasözü)
Güney Afrika’nın kuzey doğusunda yer alan Mozambik’in başkenti Maputo’ya, Johannesburg’dan otobüsle 8 saatte gidebiliyorsunuz. Güney Afrika’dan Mozambik’e kadar giden yol paralı otoban. Işıklandırmalarıyla, tabelalarıyla engebesiz, düz, kaliteli. Ta ki Mozambik sınırına kadar. Sınırdan sonra asfalt ama kötü bir yol başlıyor başkent Maputo’ya kadar. Daha ülke girişinde nasıl bir ülke olduğu hakkında fikir veriyor zaten.
Mozambik uzun bir süre Portekiz kolonisi olmuş (yaklaşık 5 asır). Hatta bir zamanlar Portekiz’e bağlı bir eyalet olarak olarak geçer. Portekiz’den bağımsızlığını kazandığında bir komünist-marksist yönetimine geçer (yine muhtemelen Portekiz destekli). Bu dönemde zaten fakir olan ülke daha da fakirleşir, kuraklık başlar, ülkede huzursuzluk ve iç savaş baş gösterir. Halk Portekiz sömürüsünü arar duruma gelmiştir. Ülke bayrağındaki kalaşnikof bu dönemden mirastır. Dünya’da ülke bayrağında silah bulunduran tek devlet Mozambik’tir.
Daha sonra ülke fotoğraflarda gözüken reklam panolarından da anlaşılacağı üzere serbest piyasa ekonomisine geçer. Fotoğrafta bir tezat oluşturur; cadde ismiyle hemen üzerinde yer alan kapitalist reklam! Kapitalizm, en ücra Afrika ülkesinde bile kendini göstermekte.
Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak. (Atasözü)
Resmi dilin Portekizce olmasından ülkeyi Portekizlerin sömürdüğünü anlayabiliyoruz. Ancak sokak ve cadde isimlerine baktığımızda sanki Rusların da burada olduğunu görüyoruz. Peki ya Rusların ne işi var burada? Evet, Rusya da sömürgeci bir devletti ama onun ilgi alanı Orta Asya’ydı, Afrika’da ne işi olabilir ki?
İlginç ama Rusya burada sadece düşüncede vardı. Mozambikli bir siyahî lider, ülke Portekiz sömürüsünden kurtulduğunda idareyi ele geçirir ve bir süre komünizmle ülkeyi yönetir. Ülkedeki birçok cadde ve meydan isimleri bu zamandan kalma.
Aslında ülkede müslüman sayısı daha fazla ancak yönetim hristiyanların elinde. Ancak ülke tarihinde din savaşları pek görülmemiş. Daha çok Avrupalıların sömürge için geldiklerinde Müslüman Asya ve Afrikalıları ülkeden sürmüşler.
“Vive e Ajuda a Viver” Yaşayın ve yaşamaları için yardım edin
Ülkenin en büyük problemi tabii ki bütün Afrika kıtasında olduğu gibi sağlık. Tam olarak oranı belirlenmese de en yaygın hastalık AIDS veya Portekizcesiyle SIDA.
Ülkenin büyük çoğunluğu baraka evlerde yaşıyor. Maputo diğer şehirlere nazaran daha bir şehir görünümünde.
Fotoğrafta inşa halinde bir bina gibi gözüken yer, hali hazırda kullanılan bir okul binası. Bitmiş hali, yıllardır da böyle kullanılıyor. Daha da ilginci, okul duvarlarının aynı zamanda tuvalet işlevi görmesi.
Aslında bu haliyle bile okula giden öğrenciler, ülkenin şanslı çocukları. Çünkü ilkokul çağındaki çocukların büyük kısmı aileleri tarafından çalıştırılmak zorunda kaldığı için okula gidemiyor. Tabii ki bu tablo, Afrika’da eğitim ve okuma-yazma oranının neden düşük olduğunu gösteren basit bir örnek.
Afrika’daki bu çocukların nasıl bir geleceği olur bilinmez, ama şöyle bir gerçek var; dünya yuvarlak ve hep bir tarafı karanlık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder